Okuma süresi:14 dakika
Parkinson hastalığı, yaşla ilişkili bir dejeneratif beyin rahatsızlığıdır, yani beynin bazı bölgelerinin zamanla bozulmasına neden olur. Bu hastalık en çok yavaş hareketler, titremeler, denge problemleri ve benzeri semptomlarla bilinir. Vakaların çoğu bilinmeyen nedenlerle ortaya çıksa da, bazıları kalıtsaldır. Hastalığın kesin bir tedavisi bulunmamakla birlikte, birçok farklı tedavi seçeneği mevcuttur.
Parkinson hastalığı, beynin bir bölgesinin zamanla bozulduğu ve semptomların giderek daha şiddetli hale geldiği bir rahatsızlıktır. Bu hastalık en çok kas kontrolü, denge ve hareket üzerindeki etkileriyle bilinse de, duyular, düşünme yeteneği, ruh sağlığı ve daha birçok alanda geniş bir etki yelpazesine sahip olabilir.
Parkinson hastalığına yakalanma riski yaşla birlikte doğal olarak artar ve hastalığın başlangıç yaşı ortalama 60’tır. Bu durum, erkeklerde ve erkek olarak doğan bireylerde kadınlara ve kadın olarak doğan bireylere kıyasla biraz daha yaygındır.
Parkinson hastalığı genellikle yaşla ilişkili bir rahatsızlık olmasına rağmen, nadiren 20 yaş kadar genç bireylerde de görülebilir. Ancak bu oldukça ender bir durumdur ve genellikle hastalığı taşıyan bireyin bir ebeveyni, kardeşi veya çocuğu da aynı rahatsızlığa sahiptir.
Parkinson hastalığı, yaşa bağlı dejeneratif beyin hastalıkları arasında genel olarak oldukça yaygındır ve sıklık açısından ikinci sırada yer alır. Ayrıca motor (hareketle ilgili) beyin hastalıkları arasında en yaygın olanıdır. Uzmanlar, dünya genelinde 60 yaş üzerindeki bireylerin en az %1’inin Parkinson hastalığından etkilendiğini tahmin etmektedir.
Parkinson hastalığı, beynin "bazal ganglion" olarak bilinen belirli bir bölgesinin bozulmasına neden olur. Bu bölge bozuldukça, eskiden bu alanın kontrol ettiği yetenekler kaybedilir. Araştırmacılar, Parkinson hastalığının beynin kimyasal dengesinde büyük bir değişikliğe yol açtığını keşfetmiştir.
Normal koşullarda, beyniniz, nöronların (beyin hücrelerinin) birbiriyle nasıl iletişim kurduğunu kontrol etmek için "nörotransmiter" adı verilen kimyasalları kullanır. Parkinson hastalığınız olduğunda, bu nörotransmiterlerden biri olan dopamin eksikliği yaşarsınız. Dopamin, en önemli nörotransmiterlerden biridir.
Beyniniz, kaslarınıza hareket etme sinyali gönderirken dopamin gerektiren hücreleri kullanarak bu hareketleri ince bir şekilde ayarlar. Bu nedenle, dopamin eksikliği, yavaş hareketler ve titreme gibi semptomlara yol açar.
Parkinson hastalığı ilerledikçe semptomlar genişler ve şiddetlenir. Hastalığın ilerleyen evreleri genellikle beynin nasıl çalıştığını etkiler ve demans benzeri semptomlar ile depresyona yol açabilir.
“Parkinsonizm,” Parkinson hastalığını ve benzer semptomlara sahip diğer durumları tanımlayan bir şemsiye terimdir. Bu terim yalnızca Parkinson hastalığını değil, aynı zamanda multipl sistem atrofi veya kortikobazal dejenerasyon gibi diğer rahatsızlıkları da kapsayabilir.
Parkinson hastalığının en bilinen belirtileri, kas kontrolünün kaybıyla ilişkilidir. Ancak uzmanlar, kas kontrolüyle ilgili sorunların Parkinson hastalığının tek belirtisi olmadığını artık daha iyi biliyor.
Ek motor belirtiler:
Hareket ve kas kontrolüyle bağlantılı olmayan birçok belirti de görülebilir. Uzmanlar, motor olmayan belirtilerin motor belirtilerden önce ortaya çıktığını ve bu belirtilerin hastalığın erken uyarı işaretleri olabileceğini düşünmektedir.
Parkinson hastalığının şiddetli etkileri göstermesi yıllar hatta on yıllar sürebilir. Günümüzde, MDS-UPDRS (Hareket Bozuklukları Derneği - Birleşik Parkinson Değerlendirme Ölçeği) sağlık uzmanlarının en çok kullandığı araçtır. Bu ölçek şu dört alanı değerlendirir:
Parkinson hastalığı bulaşıcı değildir ve bir başkasından size geçmesi mümkün değildir.
Parkinson hastalığına neden olan birkaç tanınmış risk faktörü bulunsa da (örneğin pestisitlere maruz kalma), şu an için kesin olarak doğrulanan tek neden genetik faktörlerdir. Parkinson hastalığı genetik değilse, uzmanlar bunu "idiopatik" olarak sınıflandırır. (Bu terim Yunanca kökenlidir ve "kendine özgü bir hastalık" anlamına gelir.) Bu durum, hastalığın neden meydana geldiğinin tam olarak bilinmediği anlamına gelir.
Bazı durumlar Parkinson hastalığına benzese de aslında "parkinsonizm" olarak adlandırılan, belirli bir nedenle (örneğin bazı psikiyatrik ilaçlar) ortaya çıkan Parkinson benzeri koşullardır.
Parkinson hastalığının ailevi bir nedeni olabilir, yani bu hastalığı ebeveynlerinizden biri veya her ikisinden miras alabilirsiniz. Ancak, bu durum tüm vakaların yalnızca yaklaşık %10'unu oluşturur.
Uzmanlar, en az yedi farklı genin Parkinson hastalığı ile bağlantılı olduğunu belirlemiştir. Bu genlerden üçü, hastalığın erken yaşta başlamasıyla (normalden daha genç yaşta) ilişkilidir. Bazı genetik mutasyonlar ise kendine özgü, ayırt edici özelliklere neden olabilir.
Uzmanlar, idiopatik Parkinson hastalığının, vücudun α-sinüklein (alfa-sinü-klein) adı verilen bir proteini kullanma biçimindeki sorunlardan kaynaklandığını düşünmektedir. Proteinler, çok spesifik bir şekle sahip kimyasal moleküllerdir. Bazı proteinler doğru şekle sahip olmadığında bu durum "protein yanlış katlanması" olarak bilinir, vücut bu proteinleri kullanamaz ve parçalayamaz.
Proteinlerin gidecek bir yeri olmadığında, belirli hücrelerde veya bölgelerde birikmeye başlarlar (bu proteinlerin düğümlerine veya kümelerine "Lewy cisimcikleri" denir). Lewy cisimciklerinin birikimi (bazı genetik sorunların neden olduğu Parkinson hastalığında görülmeyen bir durum), toksik etkilere ve hücre hasarına yol açar.
Protein yanlış katlanması, Alzheimer hastalığı, Huntington hastalığı ve çeşitli amiloidoz formları gibi diğer birçok bozuklukta da yaygındır.
Parkinsonizm ile bağlantılı bazı durumlar veya nedenler bulunmaktadır. Bunlar gerçek Parkinson hastalığı olmasa da benzer özellikler taşır ve sağlık uzmanları Parkinson teşhisi koyarken bu nedenleri göz önünde bulundurabilir.
Olası nedenler şunlardır:
Parkinson hastalığının tanısı genellikle klinik bir süreçtir, yani büyük ölçüde sağlık hizmeti uzmanının semptomlarınızı incelemesine, sorular sormasına ve tıbbi geçmişinizi değerlendirmesine dayanır. Bazı tanı ve laboratuvar testleri yapılabilir, ancak bunlar genellikle diğer hastalıkları veya belirli nedenleri ekarte etmek için gereklidir.
Ancak, çoğu laboratuvar testi gerekli değildir, özellikle de Parkinson hastalığı tedavisine yanıt vermiyorsanız. Bu durum, başka bir rahatsızlığınız olabileceğini gösterebilir.
Sağlık hizmeti uzmanları, Parkinson hastalığından şüphelenirlerse veya diğer durumları ekarte etmeleri gerektiğinde çeşitli görüntüleme ve tanı testleri yapabilirler. Bu testler şunları içerebilir:
Araştırmacılar, Parkinson hastalığının olası göstergelerini test etmek için yeni yöntemler keşfettiler. Bu yeni testlerin her ikisi de alfa-sinüklein proteini üzerine odaklanır, ancak proteini alışılmadık ve yeni yollarla test eder. Bu testler, yanlış katlanmış alfa-sinüklein proteinleri nedeniyle hangi hastalığa sahip olduğunuzu kesin olarak söyleyemese de, yine de sağlık uzmanınızın bir tanı koymasına yardımcı olabilir.
Bu iki test şu yöntemleri kullanır:
Omurilikten sıvı alma: Bu testlerden biri, yanlış katlanmış alfa-sinüklein proteinlerini beyin ve omuriliği çevreleyen sıvıda (beyin omurilik sıvısı) arar. Bu test, bir sağlık hizmeti uzmanının omurga kanalınıza bir iğne sokarak test için bir miktar beyin omurilik sıvısı topladığı bir omurilikten sıvı alma (lomber ponksiyon) işlemini içerir.
Deri biyopsisi: Diğer bir test, yüzey sinir dokusunun biyopsisini içerir. Bir biyopsi, derinizin ve içindeki sinirlerin küçük bir örneğini toplamayı içerir. Bu örnekler sırtınızdaki bir noktadan ve bacağınızdaki iki noktadan alınır. Örneklerin analizi, alfa-sinüklein proteininizin Parkinson hastalığı geliştirme riskini artırabilecek belirli bir türde bir arızaya sahip olup olmadığını belirlemeye yardımcı olabilir.
Şu an için Parkinson hastalığının kesin bir tedavisi yoktur, ancak semptomları yönetmenin birden fazla yolu bulunmaktadır. Tedaviler, kişinin spesifik semptomlarına ve belirli tedavilere verdiği yanıta göre değişebilir. Bu hastalığın tedavisinde öncelikli yöntem ilaçlardır.
İkincil bir tedavi seçeneği, beyninize hafif bir elektrik akımı gönderecek bir cihazın yerleştirilmesi amacıyla yapılan cerrahidir (bu yöntem derin beyin stimülasyonu olarak bilinir). Bunun yanı sıra kök hücre temelli tedaviler gibi deneysel seçenekler de bulunmaktadır, ancak bunların erişilebilirliği sınırlıdır ve çoğu zaman Parkinson hastaları için uygun değildir.
Parkinson hastalığının ilaç tedavisi iki kategoriye ayrılır: Doğrudan tedaviler ve semptom tedavileri. Doğrudan tedaviler, hastalığın kendisini hedef alırken semptom tedavileri yalnızca belirli etkileri hafifletmeyi amaçlar.
İlaçlar
Parkinson hastalığını tedavi eden ilaçlar farklı şekillerde etkili olabilir. Bu nedenle aşağıdaki yöntemlerden birini veya birkaçını uygulayan ilaçlar tercih edilmektedir:
Dopamin eklemek: Levodopa gibi ilaçlar, beyninizdeki dopamin seviyelerini artırabilir. Bu ilaç neredeyse her zaman etkilidir ve etkili olmadığında genellikle başka bir parkinsonizm türünün işareti olabilir. Ancak uzun süreli kullanımı, etkinliğini azaltan yan etkilere yol açabilir.
Dopamini taklit etmek: Dopamin agonistleri, dopamin benzeri bir etki yaratır. Bu ilaçlar genellikle levodopa tedavisini geciktirmek için genç hastalarda tercih edilir.
Dopamin metabolizmasını engellemek: Vücudunuz, dopamin gibi nörotransmitterleri parçalamak için doğal süreçlere sahiptir. Dopaminin parçalanmasını engelleyen ilaçlar, beyninizde daha fazla dopaminin kalmasını sağlar. Bu ilaçlar, özellikle Parkinson hastalığının erken dönemlerinde faydalıdır.
Levodopa metabolizmasını yavaşlatmak: Levodopa'nın vücutta işlenme hızını azaltan ilaçlar, ilacın etkisinin daha uzun süre devam etmesini sağlar. Ancak bu ilaçlar dikkatli kullanılmalıdır çünkü karaciğerinize zarar verebilir.
Adenozin bloke ediciler: Adenozin kullanan belirli hücrelerin işleyişini engelleyen ilaçlar, levodopa ile birlikte kullanıldığında destekleyici bir etki gösterebilir.
Belirli semptomları tedavi eden ilaçlar:
Parkinson hastalığının belirli semptomlarını hedefleyen ilaçlar şunları içerebilir:
Geçmişte, Parkinson hastalığı nedeniyle hatalı çalışan beyin bölgelerini kasten hasarlandırma ameliyatları yapılırdı. Günümüzde, derin beyin stimülasyonu sayesinde bu etki geri döndürülebilir bir şekilde sağlanabilmektedir. İleri evre Parkinson hastalığında, özellikle levodopa tedavisi etkisiz hale geldiğinde veya titreme semptomları ilaçlara yanıt vermediğinde bu yöntem uygulanabilir.
Araştırmacılar, Parkinson hastalığı için yeni tedavi yöntemleri geliştirmektedir. Bu yöntemler henüz yaygın olarak kullanılamasa da hastalara umut vermektedir. Deneysel tedavi yaklaşımlarından bazıları şunlardır:
Parkinson hastalığı tedavilerinin neden olduğu komplikasyonlar ve yan etkiler, tedavinin türüne, hastalığın şiddetine ve diğer sağlık durumlarına bağlı olarak değişebilir. Doktorunuz, bu yan etkilerin yaşamınıza olan etkisini en aza indirmek için en doğru bilgiyi sağlayacaktır.
Ne yazık ki, Parkinson hastalığının ortaya çıkması genetik faktörlere veya beklenmeyen durumlara bağlıdır. Bu nedenle, bu hastalığı önlemek veya riskinizi azaltmak mümkün değildir. Örneğin, çiftçilik ve kaynakçılık gibi belirli mesleklerde çalışan bireylerin risk altında olduğu gözlemlenmiştir, ancak bu mesleklerde çalışan herkes Parkinson hastalığına yakalanmaz.
Parkinson hastalığı ilerleyici bir durumdur ve beyniniz üzerindeki etkiler zamanla şiddetlenir. Ancak, çoğu birey için bu ilerleme yavaş olur ve genellikle hastalıkla birlikte normal bir yaşam süresi beklenir.
Hastalığın erken dönemlerinde bireyler genellikle bağımsız yaşamaya devam edebilir ve çok az yardıma ihtiyaç duyar. İlerleyen dönemlerde ise semptomların etkisini azaltmak için ilaç tedavisi önem kazanır. Levodopa gibi ilaçlar, doğru dozaj belirlendiğinde genellikle oldukça etkili sonuçlar sağlar.
Semptomlar tedavi ile kontrol altına alınabilse de zaman içinde tedavilerin etkinliği azalabilir ve tedavi süreçleri daha karmaşık hale gelebilir. Bununla birlikte, yaşam kalitesini artırmak için gerekli önlemler ve destek mekanizmaları uygulanarak günlük yaşamda bağımsızlığı korumak mümkün olabilir.
Doktorunuzu önerilen kontroller doğrultusunda düzenli olarak görmelisiniz. Bununla birlikte, semptomlarınızda bir değişiklik fark ederseniz veya ilaçlarınızın etkisinde bir azalma olduğunu hissederseniz mutlaka bir sağlık uzmanına başvurmalısınız. İlaçların dozajında veya türünde yapılacak ayarlamalar, Parkinson hastalığının yaşamınızı nasıl etkilediği konusunda büyük fark yaratabilir.
Parkinson hastalığı oldukça yaygın bir durumdur ve yaşlandıkça bu hastalığın görülme ihtimali artar. Her ne kadar Parkinson hastalığı tedavi edilemese de, bu durumun etkilerini yönetmek için birçok yöntem bulunmaktadır. Bu yöntemler arasında çeşitli ilaç sınıfları, beyin stimülasyon cihazlarının implante edildiği cerrahi işlemler ve daha fazlası yer alır.
Tedavi ve bakım konusundaki ilerlemeler sayesinde, Parkinson hastalığı olan bireyler bu durumla yıllarca hatta on yıllarca yaşayabilir. Ayrıca, semptomlara adapte olmak veya tedavi almak mümkündür, bu da yaşam kalitesini artırır.
Bu bölüm, konuyla ilgili gerçek yaşam deneyimlerine dair hikayelere ayrılmıştır. Eğer sizin de bu konuda paylaşmak istediğiniz bir hikayeniz varsa, lütfen bizimle iletişime geçerek hikayenizi paylaşın. Bu, içeriğimize zenginlik katar ve daha fazla insanın hikayenizi okumasına olanak tanır.
''Merhaba, ben Ayten, parkinson hastalığı, hayatımı değiştiren bir dönüm noktası oldu. Bu rahatsızlıkla tanışmam, hem fiziksel hem de duygusal açıdan derin bir yolculuğa çıkmama sebep oldu. Bugün size bu sürecimi, yaşadıklarımı ve öğrendiklerimi paylaşmak istiyorum. Belki de bu hikaye, sizin ya da sevdiklerinizin bu mücadelede kendilerini daha az yalnız hissetmelerine yardımcı olur.
Her şey, sağ elimdeki hafif titremelerle başladı. İlk başta bu durumu yorgunluğa bağladım. Ancak zamanla titremeler artmaya, günlük işlerimi etkileyemeye başladı. Yazı yazarken zorlanıyor, bir fincan çayı bile dökmeden tutamıyordum. Bu durum beni hem endişelendirdi hem de üzerime bir ağırlık çöktü.
Bir gün, ailemin ısrarıyla bir nöroloğa gitmeye karar verdim. Doktorum detaylı bir muayene ve bazı testler sonrasında Parkinson hastalığı teşhisi koydu. İlk duyduğumda dünyam başıma yıkıldı. "Neden ben?" sorusunu kendime defalarca sordum. Ancak doktorumun sakin yaklaşımı ve açıklamaları beni bir nebze rahatlattı.
Doktorum, hastalığın kontrol altına alınabileceğini, düzenli ilaç tedavisi ve fiziksel aktivitelerle yaşam kalitemi artırabileceğimi söyledi. Levodopa tedavisine başladım ve bu süreçte bir fizyoterapistle çalıştım. Yoga ve hafif egzersizler, hem bedenimi hem de ruhumu güçlendirmemde büyük bir rol oynadı.
Bu hastalık bana sabrı, dayanıklılığı ve her şeye rağmen hayata tutunmayı öğretti. Zor zamanlar geçirebilirsiniz ama asla yalnız değilsiniz. Kendinize ve çevrenizdekilere güvenin, çünkü destek ve umut her şeyin anahtarıdır.''
Parkinson hastalığı, beyindeki dopamin üreten hücrelerin kaybı sonucu gelişen, hareketlerin yavaşlamasına ve çeşitli motor bozukluklara neden olan ilerleyici ve kronik bir beyin hastalığıdır.
Hastalığın belirtileri zamanla şiddetlenir, ancak uygun tedavi ile semptomlar yönetilebilir.
Parkinson hastalığı, doğrudan hayati tehlike taşıyan bir hastalık olarak kabul edilmez. Ancak:
Erken teşhis ve düzenli tedavi, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmada kritik rol oynar.
Parkinson hastalığındaki ilk motor semptomlar şunlardır:
Bu semptomlar, Parkinson hastalığının motor sistem üzerindeki etkilerini yansıtır ve tanı sürecinde önemlidir.
Sağlıkla ilgili herhangi bir sorunuz var mı? Sağlıkla ilgili sorularınızı 7/24 hizmet veren yapay zeka destekli sağlık asistanına sorabilir veya topluluk forumunda paylaşabilirsiniz.
Geri bildirim için lütfen 2:00 saniye daha bekleyin!
Bağlantı kopyalandı.